Tekrar merhaba sevgili ekstrem spor tutkunları! Uzun bir aradan sonra son blog projemiz ile karşınızdayız. Şimdi, arkanıza yaslanın ve içinizi ferahlatacak heyecan dolu bir serüvene çıkmaya hazır olun. Çünkü bu projemizde siz değerli okuyucularımıza özellikle Türkiye'de nadir bilinen, aynı zamanda bir o kadar zevkli olan wakeboard sporunu ve bağlamında 7 yıla dayanan kariyerimi anlatacağım. Aksiyonun, adrenalinin ve heyecanın bir an olsun eksilmediği wakeboard kariyerimin, siz okuyuculara tecrübelerimi anlattıktan sonra benim için adeta bir yaşam tarzına dönüştüğünü anlayacaksınız. Bu yazımızda, wakeboard malzemelerinin nerelerden temin edilebileceğinden tutun, takip etmeniz gereken en ünlü wakeboard sporcularına kadar sizlere anılarımız ile süslediğimiz bir blog yazısı sunmaya çalışacağız. Hazırsanız başlayalım. Wakeboard 101Türkiye’nin genellikle güney sahillerinde su kayağının yerini almaya başlayan ve 7 yıldır yazları yaptığım wakeboard size su sporları hakkında yep yeni bir perspektif kazandıracak. Bir sürat teknesi tarafından çekilen ve board üzerinde yapılan bu spor için biraz kondisyon, biraz da estetik duygusu yeterli. Tabi aynı zamanda siz ve boardunuz dışında bir de saatte yaklaşık 30 km ile seyir eden bir tekneye ihtiyacınız var. Sporun ismi de zaten bu teknelerin arkasında yarattığı iki büyük dalgaya verilen ‘wake’ adından geliyor. Kariyerimin başlarında her ne kadar dalga dışına çıkamasam da, seviye atladıkça bu iki dalgayı rampa gibi kullanmayı öğrendim, zaten Wakeboard’un en önemli özelliği de sınırsız akrobatik harekete olanak tanıması. Başlangıç seviyesinde olanların bu dalgaları görmezden gelip ortada sakin sakin seyir etmeleri de mümkün. Zevkli ve geliştirilmeye çok müsait olan bu spor, her ne kadar bilinmese de, ülkemizde ve dünyada gün geçtikçe daha fazla ilgi görüyor. Bu sayede Wakeboard yapanlar çoğalıyor ve seviyeleri ilerledikçe yepyeni, şaşırtıcı teknikler de ortaya çıkıyor. En Büyük Adım: Başlamaya Cesaret EtmekYaz ayları dendiğinde hepimizin aklına temiz hava ve güneşin yanı sıra su da geçirilen, macera, ve hepsinden önemlisi eğlence dolu su sporları geliyor değil mi? Bir sürat teknesinin çektiği muz, ringo, ve hamburger sizi 10 dakikalığına eğlendirebilir fakat sizi zorlayacak gerçek bir adrenalin yaşamak istiyorsanız kesinlikle wakeboard sporunu denemelisiniz! Tabi bunun için öncelikle cesaretinizi toplayıp en zor adım olan ilk adımı atmanız gerekiyor. Ben ilk adımımı 26 Temmuz 2016 yazında, sosyal medyada şans eseri denk geldiğim bir video sayesinde atmıştım. Bu video ilk günden beri severek takip ettiğim profesyonel wakeboard sporcusu Harley Clifford' un adeta uçtuğu bir videoydu. Büyülenmemin yanı sıra ben de uçabilirim diye düşündüm ve ertesi gün Bodrum, Hebil Koy'da bulunan Voyage Hotel'in yanında kendine ait su sporları işletmesi olan wakeboard hocam Osman Köfüncü ile ilk dersimi gerçekleştirmiştim. İlk denemeyi bir kenara bırakın, ilk yazımda haftada düzenli olarak iki gün ders almama rağmen sadece su üzerinde kalkıp düz gidebilmeyi öğrendim. Fakat yıllara dayanan sabır, azim, ve hırs ile bugün geldiğim konuma ulaştım. Siz sevgili okuyucularımıza kat ettiğim yolu görsel olarak da izlemeniz için ilk wakeboard denemelerim ve sonrasında 9-10 metre havada kalarak kariyer rekorumu kırdığım videoları bırakıyorum. İyi seyirler! Yeni Başlayanlar İçin En İyi WakeboardEğer wakeboard yapmaya yeni başlıyacaksanız, size verebileceğim en iyi tavsiye "nasıl olsa öğrenirim tekrar masrafta bulunmamak için direkt ileri seviye bir board satın alayım" hatasına düşmeyin. Bunun sebebi denge merkezli bir spor olan wakeboard, tahtaların büyüklük ve küçüklüğüne göre seviye göstermektedir. İleri seviye sporcuların tahtalarının başlangıç seviyesinde olan sporculara göre daha küçük olduğunu söyleyebilirim. Bunun nedeni tahtanın boyutu küçüldükçe, manevra ve sıçrama kabiliyeti artar. Ama aynı zamanda su yüzeyinde kalkma ve seyir etme gibi temel kabiliyetleri bir hayli zorlaştırır. Bu yüzden hızlı bir şekilde öğrenip kolay seviye atlamak istiyorsanız, ileri seviye tek bir tahta almak yerine her seviyeye uygun başlangıç, orta, ve ileri seviye olmak üzere üç tahta almanız sizi hedeflerinize daha sağlam adımlarla ulaştıracaktır. Tahta bağlamasına gelecek olursak, ayak numaranıza uygun bir çift bağlama almanız yeterli. Ne de olsa bu bağlamalar farklı tahtalara takılıp çıkarılabiliyor. Kişisel olarak size başlangıç seviyesi için tavsiyem ilk tahtam olan Jobe Vanity olacaktır. Sağlam bir çekirdeğe sahiptir, bu da ona esneklik vermez, ancak çok fazla tepki verir ve bu nedenle bir wakeboard sporcusu olarak başlamak için çok uygundur. Ekipmanın Olmazsa Olmazı; Can YeleğiTahtanın yanı sıra, almanız gereken en önemli şey kaliteli bir can yeleğidir. Bunun sebebi, su üzerinde hızlı bir şekilde seyir ederken tahtanızın en ufak bir dalgaya takılması halinde yüz üstü üstü ve ya daha kötü fiziksel pozisyonlarda duvar etkisi gösteren suya düşüşünüz olacaktır. Hele benim gibi hoplayıp zıplıyorsanız can yeleği sizin için bir zorunluluk olmalı. Size kariyerimin en kötü düşüşlerinden birini göstermek istiyorum. Bu sayede can yeleğinin önemini bir kez daha görmüş oluruz. Arkadaşlar ile WakeboardWakeboard kariyerim boyunca birçok arkadaşım beni tekneden izleyip kameraya aldı. İçlerinden bazıları izlemekle kalmayıp denemeye karar verdi. Böylelikle birlikte hem unutulmaz anılara imza attık hem de adrenalin dolu serin ve ıslak maceralara yelken açtık. Yaz aylarının en sıcak günlerinde arkadaşlarınız ile çıkacağınız wakeboard serüveni inanın tahmin ettiğinizden daha eğlenceli geçecek. İnanmıyor musunuz? Fazla söze gerek yok. İşte sizin için derlediğim bir kaç kare. Tekne ve Motor Hakkında Teknik BilgiArkadaşlarla çıkılan wakeboard serüvenleri her ne kadar eğlenceli gözükse de, bir deyiş vardır; deniz şakaya gelmez. Wakeboard yapan kişinin spora dair teknik bilgisi kadar, tekneyi kullanan ve sporcuyu çeken kaptanın bir o kadar bilgili, deneyimli, ve tecrübeli olması gerekmektedir. Aksi takdirde çok kötü sonuçlar doğabilir. Kaptanın mutlaka denizcilik ehliyeti olması lazım. “Ehliyete ne gerek var deniz işte ak git” diyenlere sesleniyorum; 7 yıllık wakeboard kariyerimde çok kez denizde mahsur kaldım. İnanın uçsuz bucaksız denizin ortasında motor arıza yaptığında ve telefonunuz çekmediğinde teknik bilgi hayat kurtarıyor… Wakeboard kariyerim boyunca Kaptan arkadaşım Emre Ataer'e ait olan "BRO" isimli tekneyle Bodrum sularında inanın 10 dan fazla mahsur kalmışlığımız var. Fakat hem Bro'ya olan inancımız, hem teknik bilgimiz bizi hiçbir zaman yüzüstü bırakmadı. Bunun bilincinde olduğumuz için benzer olaylarda hep soğuk kanlı kaldık Türkiye'de Caple Park KültürüSiz değerli okuyucularımıza wakeboard sporunu anlatıp da, ülkemizde gelişmekte olan kablolu wakeboard tesislerinden bahsetmezsek olmaz. Kablolu wakeboard tesislerinin avantajı yapay bir göl üzerinde sizi bir tekne yerine mekanik bir çark sistemine bağlı kabloların çekmesi ve göl üzerinde dengenizi bozacak bir dalga olmamasıdır. Bundan yola çıkarak ve kendi deneyimlerime dayanarak bu spora yeni başlayan ve başlamayı düşünen kişilere kablolu parkları öneriyorum. Bu parklarda günübirlik ekipman kiralama ve konaklama şansına da sahipsiniz. Deneyimlerimize dayanarak merak edebileceğiniz ve bilmeniz gereken bilgileri sizler için derledik. 1- Hip-Notics Cable ParkAntalya'da yer alan Hip-Notics 3 farklı yapay gölü ile benim için gittiğim en iyi kablolu parklar listesinde en üst sıraya sahip. Aynı zamanda, mevsimsel avantajı sayesinde Hip-Notics'i 11 ay boyunca ziyaret edebilirsiniz. Güler yüzlü çalışanları sizi evinizde gibi hissettirmekle kalmayıp, akşamları eğlenceli aktivitelere imza atıyorlar. İleri seviye kayanlar için platformlar bulunan park aynı zamanda konakladığım en modern odalara sahipti. Rezervasyon için Burcu Hanım'ı arayabilirsiniz. Hip-Notics ekibine burdan teşekkürlerimi sunuyorum Gölkayparkİzmit'te yer alan ve İstanbul'a bir kaç saat mesafede bulunan Gölkaypark yüksek beklentilerle gittiğim , ama malesef beklentimin altında bir performans ile karşılaştığım bir deneyime ev sahipliği yaptı. Ekipmanların eski olmasının yanı sıra, park temel beklentim olan hijyen konusunda bir hayli yetersizdi. Kablolu park kültüründe dikkat edilmesi gereken en önemli unsurun su temizliği olduğunu düşünüyorum. Bunun nedeni denizde sirkülasyon sonucu hijyen kendiliğinden sağlanırken, yapay göletlerde bu unsurun çalışanlar ve park sisteminin su devridaimi sayesinde gerçekleştirilmesi gerekiyor. Ek olarak, çalışanlarda pek güler yüzlü değillerdi. Umarım ilerleyen zamanlarda gerekli özeni gösterirler. Sukay ParkBursa'nın Osmangazi bölgesinde bulunan Sukay Park'a gitme fırsatı bulamamış olmama rağmen hakkında çok fazla olumlu yoruma şahit oldum. Araştırmalarım sonucunda, parkın 2018 kablolu wakeboard kulüplerarası ve bireysel Türkiye Şampiyonası'na ev sahipliği yaptığını öğrendim. Parkın sadece su kayağı tesisi değil, aynı zamanda yürüyüş parkurlarına, restorana, koşu yollarına ev sahipliği yapan bir yaşam merkezi olduğunu öğrendim. Umarım bir gün ziyaret etme fırsatı bulurum. Wakeboard Yapmak İçin Gereken Tüm MalzemelerSiz değerli okuyucularımız ile seviyenize göre nasıl bir tahta almanız gerektiğini konuştuk. Fakat sporda ilerleyip seviye kat edebilmeniz için sadece iyi bir tahta yeterli değil. Öncelikle bahsettiğimiz gibi tecrübeli ve seyir sırasında sizi telepatik olarak anlayabilecek bir kaptana ihtiyacınız var. İletişim kurmanız bir hayli zor olduğu için teknenin hızını ve dalga boyutunu sizin vücut dilinize göre ayarlayabilecek bir kaptan bulmak, en az sizin seviyeniz ve kabiliyetiniz kadar önemli olduğunu söyleyebilirim. Diğer malzemelere gelecek olursak, uzunluğunu seviyenize göre ayarlayabileceğiniz bir wakeboard ipi işinizi bir hayli kolaylaştıracaktır. Bunun yanı sıra ileri seviye bir sporcuysanız, sadece su sporlarında kullanılmak üzere dizayn edilen wakeboard teknelerini tercih edebilirsiniz. Bu teknelerde, dalga boyutunu isteğinize göre arttırıp azaltabilirsiniz. Deneyimlerime dayanarak, sürüşünden en çok zevk aldığım tekne markasının Supra olduğunu söyleyebilirim. Eğer bir gün sürüşünü deneyimleme fırsatı bulursanız, kaçırmayın derim. Tekneye dair daha fazla bilgi edinmek için yazının hemen altındaki videoyu izleyebilirsiniz. Pişman olmıycaksınız... Kimleri Takip Etmeli?Wakeboard kariyerim boyunca pek çok kez zorluklarla karşılaştım. Fakat bu zorlukların üstesinden gelmemi sağlayan, ilham aldığım sporculara çok şey borçluyum. En başta bu spora başlamamı sağlayan Harley Clifford'u takip edebilirsiniz. Bu sayede wakeboard'un kendisi için nasıl bir yaşam tarzı haline geldiğini görebilirsiniz. Wakeboard dalında 8 kere X games şampiyonu olan Harley, spora yeni başlıyacaklar için ilham kaynağı olabilir. Kendisinin bu spor dalında ne kadar yetkin olduğunu alttaki videoda görebilirsiniz. Wakeboard Vücudun Hangi Bölgelerini Çalıştırıyor?7 yıllık wakeboard kariyerime dayanarak siz değerli okuyucularıma wakeboard sporunun başta bacaklar ve kollar olmak üzere vücudun bütün kas sistemini çalıştırdığını söyleyebilirim. Su yüzeyinde tahtanızın üsstünde yerinizi alıp seyir etmeye başladığınızda yarım squat pozisyonunu alırsınız ve bacaklarınız ne kadar dayanırsa o kadar wakeboard yapabilirsiniz. Bu süre başta bacaklarınız ve kollarınızdaki kas oranına göre değişiklik gösterebilir. Fakat ortalam sürenin başlangıç seviyesindekiler için 8-10, ileri seviye sporcular için 15-18 dakika arasında olduğunu söyleyebilirim. Sporla Kalın!Sevgili ekstrem spor tutkunları, sizlere bu blog yazımızda wakeboard sporuna dair teknik ve önemli bilgileri, kariyerim üzerinden tecrübelerimize dayanarak anlatmaya çalıştık. Umarım sadece yaralı olmak ile kalmayıp aynı zamanda içinizde “denemeli miyim acaba?” hissini uyandırabilmişizdir. Sporla kalın ve unutmayın, can yeleği hayat kurtarır!
0 Comments
Merhaba sevgili spor severler! Bu yazımızda size Ülkemizde değeri bilinmeyen ama istikamet Avrupa Kıtası olunca fazlasıyla popüler olan Hentboldan bahsedeceğiz. Öncelikle bu güzel spor konusunda sizleri biraz bilgilendirerek yazımızın geri kalan kısmında zorlanmamanız ve bizim yazarken yaşadığımız duyguları sizlerin de okurken yaşamanız taraftarıyız. Hentbol elleri kullanarak oynanan bir salon sporudur, sahasının boyutu 40 metre civarındadır. Sahanın iki farklı köşesinde bulunan 4.5 metre eninde 2.3 metre boyunda iki kale bulunmaktadır. Oyunun temel amacı bu iki kaleye maç süresi olan 60 dakikada rakip tarafından daha fazla gol atmaktır. Takımlar 7 oyuncu ile sahaya çıkmakta ve yedek kulübesinde de 7 oyuncu bulundurma hakkına sahiptir. Diğer sporlara nazaran hentbolda her an oyuncu değişikliği yapılabilir ve buda bu güzel sporu her zaman maç dinamiğinde ve adrenalinin en üst seviyesinde olmasını sağlar. Evet, şimdi sizlere heyecan, korku, ve adrenalin dolu bir hentbol maçı gününe hep beraber göz atalım. Deneyimlerimize dayanarak size sıradan gözüken bir hentbol maçının sporcular için aslında ne kadar derin ve duygusal anlar yarattığını ve yaşattığını farklı perspektiflerden ve olabildiğince konunun derinliklerine inerek açıklamak ve göstermek istiyoruz. Bunun için sizi ömür boyu unutamayacağım deneyimlere, zamanla kardeşten öte hale gelen takım arkadaşlarına, sakatlıklara, paha biçilemez turnuvalara, takım ruhunu yaşamaya, saha içinde yanında olan adam için gerektiğinde kendini feda etmeye, sertliğin ve aksiyonun en uç noktalarını yaşamaya, Sarp'ın hentbol alanında TED Koleji tarafından yılın sporcusu seçilmesine, 25'den fazla madalya kazanmasına ve en önemlisi Ay Yıldızlı formayı terletmesine imkan sağlayan o eşi benzeri olmayan maçlara götürmeyi hedefliyoruz. Hentbol, performansın, aksiyonun, ve duyguların hiçbir zaman azalmadığı bir takım sporu olmasının yanı sıra, zaman içinde ciddi değişiklikler gösteren bir spor olarak da bilinmektedir. Maç bitiminde, skor olarak üstün olan takım galip gelmektedir. Tabi galip gelmek yazıldığı kadar kolay değildir. Karşı takımda oynayan oyuncunun aldığı nefesi defans yaparken boynunuzda hissetmek, güçlü olup herkesi yıkıp geçmek bir yana, bunların arasında en önemlisi zihinsel olarak hazırlanıp takım arkadaşlarınızla tek vücut olmak, öfkenize, hırslarınıza, ve duygularınıza yenik düşmemek bu adrenalin dolu acımasız takım oyununda dikkat etmeniz gereken konulardan birkaçıdır. Gelin bu konulara maç günleri içinde beraber tanıklık edelim. Maç Sabahı Takım Otobüsü: Nuh'un GemisiMaç sabahı heyecan ile uyandıktan sonra yapılan ilk iş sabah bütün takımı okulunuzun yemekhanesi veya kantininde toplayarak hep beraber kahvaltı yapmak ve yemek yemektir. 1999, 2000 ve 2001 yılında doğmuş olan sporcuların 13 yıl boyunca kaptanlığını yaptığımdan dolayı her bir takım arkadaşımı heyecanla o yemek masasına ben oturtmuşumdur. Gülerek, eğlenerek maç sohbeti ve diğer konular masada konuşulur ve buradaki asıl amaç takımın içinde yaşadığı duyguları hafifletmek ve sırtındaki yükü azaltmaktır. Yemek yendikten sonra ilk iş takım otobüsünün kalkacağı yere gitmektir. Takım otobüslerinin maç öncesi ve sonrası farklı dinamikleri vardır. Yemekte ve öncesinde yapılan gır gır ve şamata bir yana bırakılır ve otobüse adım atıldığı an herkes maça konsantre olmaya başlar. Gergin ve bir o kadar da sessiz bir atmosfere sahip takım otobüslerinin ağzı olsa da konuşsa dediğimiz anlar her maç sabahının olmazsa olmazlarındandır. Erken saatte uyanmanın verdiği his, maçın önemi, ve mutlak galibiyetin istenmesi herkes de farklı duygu ve düşüncelere yol açar. Kimisi kulaklığını takar ve uykusuna kaldığı yerden iki büklüm maçı düşünerek devam eder, kimi düşünceli bir şekilde dışarıyı izler ve maçta olabilecek en ufak senaryoları düşünür ve hesaplar, kimi de bir araya gelerek karşı takım taktikleri ve oyuncuları hakkında konuşarak istişare yapar. Yaşanan eylemler ve hareketler farkı olsa dahi, değişmeyen tek bir şey vardır. O da herkesin içinde bulundurduğu maç heyecanı ve korkusudur. Maça Hazırlık: Konsantre Soyunma OdasıOtobüsten inilip, maçın oynanacağı stada girildiği anda takımdaki her bir oyuncuya adeta bir ciddiyet ve konsantrasyon hakim olur. Karşı takım ile göz göze gelinir, ve maçın psikolojik savaşı daha formayı üstünüze giymeden başlamıştır bile. Soyunma odasına girilir, takım kaptanının hangi formayı giyeceğini söylediği zamandan itibaren herkesin üzerinde ve soyunma odasında mutlak ciddiyet hakim olur. Bu ciddiyet ve konsantrasyon, soyunma odasındaki takımda bulunan bütün sporcuları tek bir amaç altında birleştirir; galibiyet. Bu yüzden soyunma odalarında maç öncesi hiçbir zaman lakayt hareketler sergilenmez. Artık takımda sen ben yoktur, biz vardır. Takım kaptanının önderliğinde sporcular kendi aralarında bir yuvarlak oluşturur ve teker teker maç hakkındaki düşüncelerini ve içlerinden gelenleri takıma söylerler. Herkes birbirine sımsıkı sarılır, takım arkadaşlarının tırnaklarını, dirseklerini sırtında hisseder ve onlar ile aynı havayı solumaya başlarsın. Kaptan zafer konuşmasını yapar ve her bir takım arkadaşı için canını dişine takacağını söyler ve takımına son bir motivasyon sağlar. Artık takım hazırdır, isimler unutulur, düşünülen iki şey vardır; yanında savaşacağın takım arkadaşların ve uğruna sakatlanma pahası ile taşıyacağın formandaki armandır. Soyunma odasından çıkıp maça doğru emin adımlarla ilerleyen konsantre sporcular artık tek bir yürektir. Maç Zamanı: Ya Hep Ya HiçSahayı adımınızı atarsınız, eşyalarınızı yedek kulübesine bırakır ve tek sıra halinde ip gibi sahanın size ait olan kısmına dizilirsiniz. Kaptanınız ile beraber vücudunuzu ısıtırken aynı zamanda içinize saplanmış olan o bıçak hissini de takım arkadaşlarınızın verdiği güven ile beraber bir tarafa atarsınız. Isınma süreniz biter ve formalarınızı çıkartmamak üzere son bir kez üstünüze giyersiniz. Karşı takım oyuncuları ve antrenörü ile selamlaşır, Türk Sporu ve Mustafa Kemal Atatürk için son bir kez haykırırsınız " SAĞOL SAĞOL SAĞOL". Sizi gururla izleyen onca taraftarın ve gürültünün arasında kendinizi uzay boşluğunda hissettiğiniz, yani hakemin başlama düdüğünü çaldığı an bütün duyguların en yoğun şekilde yaşandığı andır. Bu saatten sonra geri dönüş yoktur, ya takımınızla beraber kahraman olup her hafta emek verip ter döktüğünüz, tüm arkadaşlarınız keyif çatarken sizin her okul çıkışı yaptığınız antremanlar ve egzersizlerin hakkını verecek, yada bükemediğiniz bileği öpmesini bileceksiniz. Attığınız her golden sonra arkadaşlarınızla omuz omuza sevinecek, ses telleriniz kısılana kadar bağıracak ve tribünde olan ailenize, arkadaşlarınıza veya sevgilinize armağan edeceksiniz bu golü. Benim kahramanım her maçıma kaçırmadan gelen ve beni son nefesine kadar destekleyen sevgili babamdı. Onunla birlikte kazanır, takımca onunla beraber kaybederdik ama ne olursa olsun birbirimize destek olurduk. Sizin de uğruna ter dökeceğiniz biri elbet vardır ve olmalıdır, yoksa, maçı çoktan kaybetmişsiniz demektir. Maçın gidişatı ve performansınıza göre üzüntü, mutluluk, öfke, korku, ve şaşkınlık bir anda göğsünüze oturacak ve yanınızdaki takım arkadaşınızın acısını dahi içinizde hissedeceksiniz. Göstermiş olduğunuz istek arzu ve konsantrasyon, bu savaşı hangi tarafın kazanacağını belirler. Artık sizin için tek önemli konu, elinizdeki top ve ortaya koyduğunuz mücadeledir. Maç Sonrası: Galibiyet Dedikodusu, Takım Fotoğrafı, Ödüller, KupalarMaçın son düdüğü çalar, kan ve ter içinde, nabzınız maksimum seviyedeyken skor tabelasına bakarsınız. İki seçenek vardır, kazanmak veya kaybetmek. Eğer maçı kaybettiyseniz denilecek fazla söze gerek yoktur. Karşı takımı tebrik eder, tribünleri alkışlar ve takım arkadaşlarınızı teselli edersiniz. Diğer seçenek olan galibiyet almış olmaktır. Maçta iyi bir performans sergileyip hele bir de takım olarak galibiyete ulaştıysanız, kendinizi takım arkadaşlarınız ile birlikte kupa ve madalya seramonisinden ve ödül töreninden önce maç dedikodusu yaparak ödüllendirebilirsiniz ve bu anın keyfini çıkartabilirsiniz. Bu aktivite, sporcuların maç esnasında yaşadığı duygusal, mental ve fiziksel yorgunlukların üstüne adeta bir tatlı misali iyi gelir ve sizi deşarj eder. Karşı rakip nasıldı, kim ne hatalar yaptı, her şey su yüzeyine çıkar. Sıra ödül törenine gelir, temsilciler ve antrenörler önce kupaları ve madalyaları dağıtır, ardından maçtaki performansınıza bağlı olan bireysel ödülleri takdim ederler. Bütün bunların sonunda, o anı ölümsüzleştirmek için kısalar önde uzunlar arkada olmak üzere galibiyetinizin, sevincinizin ve başarınızın mutlak kanıtı olan takım fotoğrafı çekilir. Bonus: Paha Biçilemez Anılar, Deneyimler, Başarılar, Ödüller, Dostluklar, Mutluluklar ve Üzüntülerİlkokul, Ortaokul ve Lise sporculuk kariyerime baktığım zaman, aslında sayısız şey başardığımı öğrendiğimi ve ders çıkardığımı fark etmiş oldum. Maç günleri, egzersizler bir tarafa, katılmaya hak kazandığımız turnuvalar sayesinde ülkemizin toplam 54 farklı ilini gezdim, 2 kez yurt dışı turnuvasına katıldım, gördüm ve deneyimledim. Farklı ülkelerden bir daha belki de görmeyeceğim insanlar ve sporcular tanıdım. Ama hepimizin ortak bir yanı vardı, o da spor aşkı ve tutkusuydu. Bunları takım arkadaşlarıma ve yaptığım spor olan hentbola borçluyum. Asla yapmayacağım bir şeye spor yapmamı sağlayarak vesile oldular. Takımım ile gazetelere çıkmak bir yana, tarif edilemeyecek kadar güzel anılar biriktirdim, küçüklerime abi oldum, büyüklerimden örnek aldım, izledim ve öğrendim. Ancak en nihayetinde hepsiyle dost ve kardeş oldum, birbirinden farklı güzel insanları hayatıma aldım, onlarla birlikte güldüm, onlarla birlikte ağladım ve en önemlisi onlarla birlikte büyüdüm. Sakatlıklarım devamına izin vermese dahi Ay Yıldızlı formayı 2.5 yıl boyunca taşıma şansına eriştim ve gururla taşıdım. Ülkemi, halkımı, takımımı, arkadaşlarımı ve bayrağımı, uluslararası platformda temsil ettim. Sayısız altın, gümüş ve bronz madalya kazandım, 5000 kişiye aşkın öğrenciye sahip lisemde, yılın sporcusu olma şerefine ulaştım. Kısacası sayısız güzellik, deneyim ve anı biriktirdim ve yaşadım. Çocuklarıma, yeğenlerime, torunlarıma, sevdiklerime ve daha nicesine bir sürü hikaye ve ödül bıraktım ve bırakacağım. Hentbolu insanların sandığı gibi sıradan bir spor olarak değil, her daim yüzümde tebessüm yaratacak ve kişisel gelişim sürecimde beni saygılı, hoşgörülü, dost canlısı ve sorumluluk sahibi olan bir birey yaptığını unutmayarak hatırlayacağım. Umarız sevgili okuyucularımıza, Hentbolun bir spordan daha fazlası olduğunu göstermiş ve sizleri de spor dünyasının seyircisi değil, deneyimleyeni olabilme yolunda ilerletmeyi ve düşündürmeyi başarmışızdır.
Selam sevgili okuyucu! İlkbaharın neşesi, yazın baştan çıkarıcı enerjisi, ve sonbaharın keyif veren hüznünün ardından içinizi ısıtacak buz gibi bir kar tatiline ihtiyacınız varsa doğru adrestesiniz. "Kar yağıyor ve ben hatırlıyorum" der Nazım Hikmet. Siz de Grisi bile kaçmış solgun şehrinizden uzaklaşmak ve hatırlamaya değer bembeyaz anılar biriktirmek istiyorsanız, işte sizlerle paylaşmak istediğimiz Türkiye'nin dört zirvesi. Kartalkaya, Uludağ, Erciyes, ve Palandöken. Bu noktalarda biriktirdiğimiz anılar ve deneyimlerimizden yola çıkarak size her bir zirvenin diğerlerinden bağımsız bir ruhu olduğunu söyleyebiliriz. Yazımızda bu beyaz devlerin kendilerine has ruhlarını bilgilendirici ve eğlenceli bir şekilde işlemeye çalışacağız. Aklınıza takılan her soru ve öneri için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Sporla kalın! 1)Lüksle Doğanın Buluşma Noktası: Bolu, KartalkayaSöz konusu kış tatilleri ve kayak merkezleri olduğunda Köroğlu dağları üzerinde yer alan Kartalkaya Türkiye'nin vazgeçilmezleri arasına adını altın harflerle yazdırdığını söyleyebiliriz. Snowboard sıcakkanlı bir spordur. Bu yüzden kayak merkezinin hemen girişinde bulunan "bebek lift" olarak adlandırdığımız ısınma pistinde birkaç tur attıktan sonra board'unuz ile adeta arkadaş olabilirsiniz. Kar kalınlığının genellikle 180, 190 cm olduğu, yürürken dizlerimize kadar kara battığımız Kartalkaya'ya giderken fotoğraf makinanızı almayı unutmayın. Bunun nedeni, 2.200 metre yükseklikte bol oksijen eşliğinde sizi kucaklamayı bekleyen çam ağaçları ve el değmemiş parıldayan kar tanelerini ölümsüzleştirmek isteyeceğinizden eminiz. Aynı zamanda, doğa manzaralarının yanı sıra kendinizi de ölümsüzleştirebilirsiniz. Hem de kayarken! Bu nasıl olacak diye merak ediyorsanız cevap çok açık; Kartalkaya kayak merkezinde kiralayabileceğiniz kayaklı aksiyon kameramanları görev yapmakta. Zorluk seviyeleri birbirinden farklı olan 21 pistte kayarken bu anları ölümsüzleştirebilirsiniz. Çekim kalitesi, açılar, ortam gibi kafanızı kurcalayan sorular varsa, yazının hemen altında fikir edinmek amaçlı videomu izleyebilirsiniz. Şimdiden iyi seyirler. Bunun yanı sıra, "Kaymaktan sıkıldım farklı bir şeyler denemek istiyorum" derseniz, bizler kar ski'lerle gruplar halinde kış safarisine çıkmıştık. Biraz pahalı bir aktivite olsa da pişman değiliz çünkü bizim için ömür boyu unutamayacağımız bir anı oldu. Muhteşem doğa manzaraları, lüks oteller, ve birbirinden farklı dünya lezzetlerinin yanı sıra Kartalkaya kayak merkezi gece hayatı açısından Türkiye'nin en hareketli zirvesine sahiptir. İsmi "Palazzo Lounge" olan ve Kaya Palazzo otel bünyesinde olan gece kulübünde yorgun bir günün ardından içeceğinizi alıp şömine başında rahatlayabilir veya dilerseniz çılgınlar gibi dans edebilirsiniz. Biz genelde önce dans edip, sonra şömine başında ısınıp, en son gece kayağına çıkmayı tercih ediyoruz. Evet, doğru duydunuz. Soğuğa dayanıklı ve biraz korkusuz iseniz, gece kayağı tam size göre. Uzun lafın kısası, Kartalkaya kayak merkezi, lüksün doğa anayla kucaklaştığı büyüleyici bir rüya gibidir. Bir kez gittinizmi, bir daha unutamazsınız. 2)İskenderi mi daha meşhur kayak merkezi mi? :Bursa, Uludağ"Bu pistler bana yetmiyor, kalabalıkta kaymayı sevmiyorum, el değmemiş bol karda ağaçların arasında kaybolmak istiyorum" diyorsanız, sıradaki durağımız 2.543 metre yüksekliği ile Türkiye'nin en büyük kış ve doğa sporları merkezi olan Uludağ. Eh tabi, buraya kadar gelmişken zirveye çıkmadan size tavsiyemiz İskender'de ufak bir yemek arası vermeniz. Zirvede, 1. yerleşim bölgesinde 12, 2. yerleşim bölgesinde 5 otelin, 6 binin üzerinde yatak kapasitesiyle hizmet verdiği Uludağ'da temiz havayı ve oksijeni ayak parmaklarınıza kadar hissedeceksiniz. Bitmek tükenmek bilmeyen kar yağışı da bunların promosyonu diyebiliriz. Birbirinden farklı ve büyük 20 pistin bulunduğu Uludağ, Antik Yunan mitolojisinde Tanrıların ünlü Troya savaşını izlediği dağ olarak anılmaktadır. Eh, hal böyle olunca bu haşmetli dağ ve görüntüden daha azı beklenemezdi zaten. Fakat sizi uyarmak istediğimiz bir konu var. Uludağ gibi sürekli tipi ve kar yağışı olan zirvelerde yanınızda mutlaka kar gözlüğü bulundurmanız gerekir. Bunun nedeni, eğer gözlüğünüz yok ise, görüş mesafeniz ve kaliteniz bir hayli düşecektir. Kar yağışı böyle olunca, Uludağ kayak merkezinde pistler cam gibi olur. Bu yüzden size bir diğer önerimiz, ana pistlere çıkmadan önce bebek liftinde ısınarak aynı zamanda birkaç düşüş tekniği öğrenmenizdir. Eğer bizim gibi hoplayıp zıplıyorsanız, bu teknikler sizi ciddi yaralanmalardan kurtarabilir. Bununla ilgili olarak yazının hemen altında düşüş videomu izleyip fikir edinebilirsiniz. 1 ve 2. bölgenin toplam uzunluğu 40 kilometreyi bulurken, bizler ayağımızdaki board'un artık bir spor aletinden çok ulaşım aracı olduğunu hissetmiştik. Nefes kesen manzaranın el değmemiş kar ve oksijen ile buluştuğu zirvede ateş başında yediğim sucuk ekmek ve sıcak şarabın damağımda bıraktığı tadı dün gibi hatırlıyorum. Organizasyonların, üniversite festivallerinin bolca düzenlendiği Uludağ'da gündüz karın keyfini çıkarıp akşam yemeğinizi yedikten sonra o renkli gece hayatına dalmak hiç de zor değildir. Kısacası, Uludağ'ın yeri bizde bir başkadır... 3) Snowboard Sporunun Harman Olduğu Yer: Kayseri, ErciyesKayseri denilince aklımıza ilk gelen şeylerin başında, paha biçilemez Kayseri Pastırması, milli yemeğimiz Kayseri Mantısı ve aklınıza gelen sıra dışı yemeklerin olduğuna hemfikiriz. Ancak bahsetmiş olduğum gibi ister yemeğinizi yiyin, ister şehir merkezini gezin, isterseniz sayısız tarihi mekanları teker teker keşfedin ve gezin. Bütün bu aktiviteleri yaparken sizde aynı bizim fark ettiğimiz gibi Kayseri'nin neresinden bakarsanız bakın, zirvesi her zaman karlı yüce Erciyes Dağı mutlaka karşınıza çıkıyor. Türkiye'de kış sporu tutkunları veya kış tatili severlerin vazgeçilmezleri olan Kartalkaya ve Uludağ bir yana, çoğu insan Erciyes Dağının eşi benzeri olmayan pistlerinden, lüks otellerinden ve neredeyse yılın 365 günü kar kalınlığının 200 cm üzerinde olduğu doğasından bir haber. Doğruyu söylemek gerekirse bizde bu tatile gitmeye karar verirken bunların hepsinden bir haber bir şekilde, beklentilerimizi minimumda tutarak gittik. Bir hayli yanıldık ve eminiz ki giden ve gidecek olan herkes Erciyes Dağının keyfine asla doyamayacak. Lafımız okuyucu meclisimizden dışarı, herkesin bildiği genel geçer kavramlardan biri olan "Cimri" değil "Kayserili" lakabını tamamen ters düz eden Kayseri Belediyesine buradan selamlarımızı yolluyor ve teşekkür ediyoruz. Büyükşehir Belediyesi'nin 350 milyon euroluk yatırımı ile hayata geçirilen ve uluslararası standartlara ve sahip olan Erciyes Kayak merkezi Türkiye için kış turizminin parlayan yıldızı konumundadır. Modern liftleri ve son teknoloji teleferik sistemi ile yaklaşık 25 kilometrelik alana yayılan kayak merkezi misafirlerine Türkiye bir yana Dünyada eşi benzeri olmayan kayak deneyimi sunuyor. Yeni başlayan kış sporu sevenleri için pistler olması yanı sıra, bizim gibi veya tam profesyonel kış sporu tutkunlarına da sayısız imkan sunuyor. Değinmemiz gereken önemli bir diğer şey ise sağlık ve güvenliğe gerek pistlerde ve pist çevrelerinde veya mola noktalarında mutlak önem verilmesi. Burada, diğer kayak noktalarından farklı olarak pistlerde kask takma zorunluluğu vardır. Ayrıca mola noktalarına değinmişken, bu alanlar aklınızda yer edinen o sıradan mola noktalarından tamamen bağımsız, yorulduğunuz veya dinlenmek istediğiniz anda gerek manzaranızın keyfini çıkarmak, gerek ateş başında -15 derecede damağınızdan su gibi akıp gidecek sıcak çikolatanızı yudumlamak veya Ataberk ile benim yaptığımız gibi yerden 2980 metre yüksekte ne olursa olsun o güzelim Kayseri Mantısını yemekte olabilir. Toplamda 102 kilometre uzunluğa sahip farklı eğimlerdeki 34 pist, çeşitlilik açısından Erciyes'i lider konumunda tutuyor. Bütün pistlerin birbirine bağlı olduğu Erciyes'te, farklı zorluk derecelerindeki pistler kayak tutkunlarına 2.200 metreden 3.400 metre rakıma kadar kayak yapma fırsatı sunuyor. Bu bilgileri siz sevgili okuyucularımız ile paylaşmamızın elbette bir sebebi var. Ataberk ile ikimizde Snowboard tutkunu olsak ve bu tutkudan vazgeçmesek dahi, Ataberk'in de bahsettiği gibi gece hayatını gezmeyi ve güzel üniversite organizasyonları bir yana, benim gibi hız tutkunu olanlar ve profesyonelliğin zirvesine ulaşmak isteyenlerin kesinlikle tercihi bu paha biçilemez olan Erciyes pisti olmalı. Tüm bunların yanı sıra, bitmek bilmeyen çeşit çeşit pistlerin ve uluslararası standartlara kavuştuğu Erciyes, uluslararası spor organizasyonlarının da vazgeçilmez merkezi haline gelmiştir. Gurur kaynağımız olan Erciyes Kayak Merkezi, 3 yıldır uluslararası Kayak Federasyonu Snowboard Avrupa Kupası'na ve 2 yıldır Snowboard Dünya Kupası'na ev sahipliği yapıyor. Tüm dünyanın içinde bulunduğu pandemi şartlarından dolayı son 2 yıldır seyirci ve kış sever kabul edilemese de bundan sonra bizimde planlarımızın arasında olan ve ülkemizin gururla ev sahipliği yaptığı bu şampiyonalara gitmeyi dört göz ile bekliyor ve sizlere de öneriyoruz. 4)Çorba, Kebap Bahane Snowboard Şahane Erzurum, PalandökenBazı rivayetlere göre yılın 365 günü kar yağışı olan ve havanın 0 derecesinin üstene çıkmadığı, Türkiye'nin en soğuk ama en özel ili Erzurum'dan herkese selamlar. Evet sevgili okuyucu senin de aklına her normal insanda olduğu gibi Erzurum denilince Cağ Kebabı ve Aşotu Çorbası geldi değil mi? Sana kesinlikle hak veriyorum ve vermeye devam edeceğim. Ülkemizin en soğuk ve en çok kar yağışı alan ilinde eminim ki bir kar tatiline ve kış sporu macerasına kimse hayır demez. Kristal kar cenneti olarak anılan Palandöken, dünyada kış turizminin parlayan kenti olma yolunda ilerleyen bir diğer kayak merkezimizdir. Kristal kar demişken, sevgili doğa sever ve fotoğraf çekme ve arşivleme hastası okuyucularımız için paha biçilemez bir fırsattır Palandöken. Buzlanmamış, haliyle kristal şeklinde yere düşen ve havada süzülen kar taneleri ortaya akıl almaz güzellikte manzaralar çıkarır. Fotoğraf çekmek ile arası pek iyi olmayan biri olmama rağmen Palandökende gözlerimle gördüğüm ve deneyimlediğim o eşsiz manzarayı mutlaka görmenizi öneririm. Kış sporları ve Snowboard üzerinden ele alırsak, dünyanın en uzun ve dik pistleri arasında yer alan Palandöken Kayak Merkezi'ndeki 24 pist snowboard tutkunlarına eşsiz bir deneyim sunuyor. Pistlerinden ikisi slalom için Uluslararası Kayak Federasyonu tesciline sahip Palandöken, aynı anda yaklaşık 12 bin kayak severe kayak yapma imkanı sunuyor. 12 bin rakamı asla kafamızdan uydurduğumuz bir şey değil, Ataberk ile aynı anda kaymaya başladığımız ve kalabalıktan birbirimizi kaybedip tam 3,5 saat aradığımız günü hala hafızamdan silemiyorum. Palandöken'i diğer kayak merkezlerinden ayıran bir özellik şehir merkezine çok yakın olmasıdır. Havaalanına 20, kent merkezine sadece 4 kilometre uzaklıkta olan Palandöken, bu sayede misafirlerine hem kolay ulaşım imkanı hem de kayak dışında şehir merkezindeki Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalan çok önemli tarihi ve kültürel yerleri ziyaret etme fırsatı sunuyor. Ayrıca sevgili gurmeler ve yemek severler içinde Çorba ve Kebap yemek hem çok kolay hem de kaçınılmaz oluyor. Böylelikle, kayak tatili daha da zenginleşiyor. Ancak şimdiden uyaralım, yediğimiz 3 er porsiyon cağ kebabından sonra kaymaya çalıştığımızda sonu pek iç açıcı bitmedi bizden söylemesi. Palandöken bu özelliklerinin yanı sıra, Türkiye'de pistlerin aydınlatılarak gece kayağının yapıldığı merkezlerin başında gelen Palandöken'de, kayarken eşsiz kent manzarası oldukça dikkat çekiyor. Şehre olan yakınlığında mıdır bilmiyorum. Ama kesinlikle Palandöken'in farklı bir atmosferi olduğunu ileri sürebiliriz. Gece kaymaya çıktığınızda gerek teleferikten gerekse pistin en tepesinden, kocaman bir şehir, binlerce ışık ve akıl almaz bir manzara size kristal kar taneleriyle birlikte eşlik ediyor. Size içtenlikle şunu söyleyebiliriz ki bu Ataberk ve benim hayatımızda cidden tam anlamıyla huzura ulaştığımız anlardan biri olmuştu. Palandökene ayak bastığınız an acemi veya profesyonel, içgüdüsel olarak sizde bir an önce içinizde biriken o enerjiyi bırakmak isteyeceksiniz. Fakat bir uyarı yapmadan da geçmeyelim. Eğer kaymaya yeni başladıysanız veya hala acemi olduğunuzu düşünüyorsanız, sakın Ejder 3200 pistinden kaymaya çalışmayın! Adrenalin, dopamin, ve korkunun birlikte halay çektiği bu pistte en ufak bir dikkatsizlik çok büyük sakatlıklara yol açabilir. Uyarmadı demeyin. KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK diyorsanız, Palandöken sizi sıkı sıkı kucaklayacaktır. Merhaba, sevgili spor severler. Biz Bilkent Üniversitesi öğrencileri Ataberk ve Sarp. Son zamanlarda evde geçirdiğimiz uzun süre bize spor yapmanın önemini ve hayatımızda düşündüğümüzden çok daha derin bir yeri olduğunu hatırlattı. Bu nedenle, siz değerli okuyuculara hem bilgilendirici, hem eğlenceli bir blog sunabilmek adına profesyonel olarak yaptığımız üç ayrı spor türünü anlatacağız. Boş zamanlarımızda yapmaktan keyif aldığımız wakeboard, snowboard, ve hentbol sporlarının zihin ve beden sağlığımız için vazgeçilmez olduğunu düşünüyoruz.
İkimiz de bu üç sporun kişinin benliğine katkıda bulunduğu fikrindeyiz. Sarp, hentbol'un insanı her daim kararlı ve uyumlu tuttuğunu ileri sürerken ben, wakeboard, ve snowboard'un zihni berraklaştırdığını ve kişiyi anda tuttuğunu düşünüyorum. Bu nedenle, hayatımızın her evresinde bu sporların pozitif etkilerini hissedeceğimizi biliyoruz. Sizi bu üç sporun derinliklerine sürüklemeye kararlıyız. Bu sporların aslında sanıldığı kadar zor olmadığını, gerekli temel bilgileri öğrenirseniz aslında ne kadar kolay ve eğlenceli olabileceğini sizlere göstermek istiyoruz. Bloğumuzda size bu üç farklı spor dalının inceliklerini, bu sporları yapabileceğiniz bölgeleri, Ankara 'da bu sporlara dair nerelerden malzeme bulabileceğinizi, ve aynı zamanda yıllara dayanan deneyimlerimizi paylaşıyor olacağız. Hadi siz de bize katılın ve en zor olan o ilk adımı birlikte atalım. Sporla ve sağlıkla kalın! |
|